Translate

Bu Blogda Ara

Genelkurmay'dan "Girit" Belgeleri




Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE), Girit ve Sisam adalarında yaşanan ayrılıkçı terör eylemlerine ait belgeleri gün ışığına çıkardı.


ATASE tarafından çıkarılan Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, kitap formatında çıkardığı özel sayısında Girit ve Sisam adalarında yaşanan ayrılıkçı terör eylemlerini, ilk kez yayımlanan belgelerle ele aldı.

Kitapta, 19'ncu yüzyıl sonu ile 20'nci yüzyıl başında "Akdeniz" adalarından Sisam ve Girit'teki terör olaylarının iç yüzü ortaya çıkarılırken, söz konusu eylemlerin "dış bağlantılarına" dikkat çekiliyor.

ATASE Başkanı Korgeneral Eyüp Kaptan, kitabın sunuş bölümünde, Girit ve Sisam adalarında meydana gelen ayrılıkçı terör eylemlerinin, yöntem ve amaçlarının çağlar geçse de değişmediğini göstermesi bakımından çarpıcı örnekler ve belgelerin bulunduğunu belirtti. Kaptan, "Özellikle dış kaynaklı desteklerin, bu tür hareketlerin gelişiminde, Girit ve Sisam adasındaki eylemlerde ne denli önemli rol oynadığı da tespit edilmektedir" dedi.

Korgeneral Kaptan, Girit Genel Meclisi'nin Müslüman üyelerinin yayımladığı

"24 Mayıs 1896'da Meydana Gelen Girit Olayları" broşürü ile aynı Meclis'in Hıristiyan üyelerinin isteklerine ilişkin bildirilerin karşılaştırılmalı olarak incelenmesi durumunda önemli tespitlerin ortaya çıkacağının altını çizerken, "Böylece tarih araştırmalarındaki dün-bugün mukayesesinin belgelere dayanan bilimsel açıklamaları yapılmış olacaktır"

dedi.

YUNANİSTAN'DAN SİLAH YARDIMI
Kitapta, Girit ve Sisam adalarında yaşanan olaylara ilişkin çok sayıda belgeye yer verildi.

Kandiye Sancağı Kaymakam Vekili Hamdi'nin Girit Yüksek Memurluğu'na yazdığı dilekçede, Girit'e Yunanistan tarafından sağlanan silahların ve teröristlerin karaya çıkarılışı şöyle anlatılıyor:

"İki gün önce Şira'dan, Panayama ve Hidra adlı iki Yunan gemisi Resmo ve Kandiye arasındaki kıyılardan birisine gelmiştir. Bu gemilerden 1000-2000 tüfekle 800 kadar ada dışından gelen terörist karaya çıkarılmıştır. 1200 varil kadar da barut çıkardıktan sonra salimen geriye döndüklerini bugün Kandiye'ye gelen Avusturya Posta Vapuru Kaptanı'ndan naklen Fransa'nın Kandiye'deki konsolos vekili Mösyö Aimable özel olarak bana gelip açıklamıştır. Avusturya vapuruyla gelen yolcular da bu haberi aynen anlatmışlardır. Hatta bu Yunan gemilerinin Şira'ya doğru giderken gördüklerini de söylemişlerdir."

Yunanistan'ın Girit'e silah ve terörist çıkarmasına ilişkin diğer bir belgede ise, şunlar kaydediliyor:

"İki Yunan vapurunun kıyıya yanaşarak ada dışından gelen teröristlerle birlikte patlayıcı maddeleri çıkardıkları duyumunun alınması üzerine gerekli mevkilere asker sevk edilmiştir. Meydana gelen çatışmada 32 terörist öldürülmüş, 30 kadar tüfek ve bir takım elbise ele geçirilmiştir. Oradaki kıyıların tamamını layıkıyla korumak ve teröristlerin girişlerine engel olmak üzere Fuat adlı vapurun Kandiye'de bulundurulmasının lüzum ve önemine dair yazınız alınmış ve karakol vapurlarına, kıyıların gerektiği şekilde korunmasına nezaret ve dikkat edilmesi konusunda Bahriye Komutanı Mustafa Paşa tarafından gerekli uyarılar yapılmıştır. Fuat vapurunun da o tarafa gönderildiği arz olunur."

İTALYAN İSYANCI: "RUMLARIN YÜZÜNE BİR DAHA BAKMAYACAĞIM"
İki arkadaşıyla beraber Yunan isyancılarına katılarak Girit adasına gelen ve Kandiye'de sığınma isteyen İtalyan Yovan Papalli'nin ifadeleri ise olayın diğer bir boyutunu ortaya koyuyor.

Papalli ifadesinde, Girit'in köylerinde kadınlara yapılan tecavüz olaylarından, erzak hırsızlıklarına kadar pek çok olayı üzülerek anlatıyor. Papalli'nin ifadeleri şöyle:
"…Daha sonra Abzolo Manastırı'na geldik. Bir haftadan beri açtık. Zorla bu manastırda iki günlük erzak aldık. İki gün sonra Selya adlı köye ulaştık. Elimizde bulunan erzakı şiddetle saklayarak birbirimizden erzak çalmaya başladık…

Selya köyü halkını üç günlük erzak tedarik etmeleri için tarif edilemeyecek derecede baskı altına aldık. Köyde kaldığımız altı günlük sürede bir şeyler alamadığımız hiçbir yer kalmadığı gibi, rastladığımız koyun, sığır, tavuk ne varsa kesiyorduk. Yoldaşlarımızın Selya'da yapmadıkları hiçbir kötülük kalmadı. Sağlam hiçbir kadın kalmamıştı. Eşlerin önünde kadınlara zorla çok kötülük yapıyordular…

…Rumların iğrenç ve kabul edilemeyecek seviyedeki karakterleri gerek eski çağlarda ve gerekse yeni çağlarda açıkça görülmektedir. Eski çağlarda teorik olarak bildiğimi bu kez de canlı olarak gözlemlediğim için sağ kaldığım sürece Rumların bir daha yüzlerine bakmayacağım. Onlarla hiçbir yere gitmemeye karar verdim. Müslümanların yaygın bir şekilde bilinen merhametlerini kendim için kurtuluş bilerek iki arkadaşımla isyancıların arasında geceleyin ayrılarak uzaklaştık. Tanrı'ya şükürler olsun Osmanlı Devleti'ne sığındık. Eğer memleketim İtalya'ya sağ salim varırsam Rumların bu hallerini anlatacağımı açıkça ifade ederim."

MÜSLÜMAN HALK KATLEDİLİYOR…
Girit Komutanı Mareşal Abdullah'ın Başkomutanlığa yazdığı 3 Ağustos 1896 tarihli dilekçede, Müslüman halkın köylerini terk ettiği ve göçe zorlandığı şu ifadelerle belirtiliyor:
"…Bir süreden beri Girit'teki Hıristiyanların azgın bir şekilde yaptıkları terörist eylemlerin yavaş yavaş bütün Adaya yayılmasıyla Osmanlı askerleri ve Müslüman halka uyguladıkları meşru olmayan hareketlerden dolayı Müslümanlar tek sığınacak yerler olan küçük kalelere ve şehirlere göç etmektedirler. Göçler esnasında, eşyalarının, hayvanlarının büyük kısmı Hıristiyanlar tarafından yağmalanmaktadır. Bu sırada Müslüman halktan pek çok erkek, kadın hatta masum çocuklar bile katledilmektedir…"